Birlik İçinde Birlik : "Çifte Standart"

" Birlik; adalet, eşitlik, demokrasi ve insan hakları üzerine kurulur. " Ekonomik entegrasyonun dörtte üçünü sağlamış olan Avrupa Birliği'nin temelinde(!) yatan bu yukarıdaki sözdür. Ne yazık ki bugün ezbere okunan üç-beş kelimeden öteye geçememiştir. Çok merak ettiğim bir konu da, Türkiye ile tek taraflı Gümrük Antlaşması yaparken coğrafi konumumuzun farkında değiller miydi ki bugün ; " Türkiye bir Asya ülkesidir. Avrupa ülkesi değildir. Dolayısıyla Avrupa Birliği içinde bulunmamalıdır. " diyebildiler. Üstelik bakıldığı zaman yapılan Gümrük Antlaşması ticaret yaptığımız birçok ülke ile aramızda engel olarak durmakta ve gümrük vergilerinin kısıtlanmasından dolayı ticari özgürlük konusunda elimizi kolumuzu bağlamaktadır. Türkiye'nin " Müslüman ağırlıklı bir ülke " olduğu neden yeni bir bilgiymiş gibi bu kadar gündeme gelmektedir? Türkiye'nin Avrupa Birliği kültürüne uygun olmadığını söyleyenler bunu söylerken bizim yaşam tarzımızdan ve itibarımızdan ziyade dilimizi, dinimizi ve ırkımızı yargılıyor. Türkiye üyelik kriterleri için sorumluluklarını yerine getirip üzerine düşen her şeyi geçmişte yaptı. Tüm bu çabanın üzerine Avrupa sözünü yerine getirmedi. Bunun yanı sıra Almanya Başbakanı Merkel de müzakere sözünü tutmadı. Merkel'in başkanlık sürecine göz attığımız zaman Türkiye'nin göçmenlik politikasındaki tutarlı tavrı sayesinde başkanlığını garanti altına aldığını kim inkar edebilir? Diğer taraftan Alman siyasetçilerinin tutarsızlıkları yüzünden vizelerin kaldırılması konusunun gündemden düştüğünü de bildiğinizi varsayıyorum... Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne tam üyeliğinin beklentisi 2013 yılındaydı. Gerçekten bu güven sorunuyla bir " birlik " olunabilir mi artık, tartışılır.

Yorumlar

Popüler Yayınlar